Not: muhtesem bilgili biri değilim, sadece gözlem yapmayı seven bir kızım. anlattıklarımın kesinkes işinize yarayacağının garantisini veremem ama bir şeyler katacağına eminim.
Neden bir hobide başarılı olamadan bırakıyoruz?
Örneğin resim yapmak. Resim yapmayı seven, başarılı olan insanları görüyoruz önce. Sonra bunu yapmanın keyif vereceğini düşünüp girişiyoruz işe. Ben de resim yapmalıyım!
Önce karşıma bir örnek koyup onu çizmeyi denedim. Ama resmi yarısında bıraktım. Çünkü gördüğüm o resimle alakası bile yoktu. Berbattı onun yanında. Peki neden onun yanında değerlendiriyordum ki?
İlk denemede üstün bir başarı bekliyoruz genelde kendimizden. Hemen usta olmayı istiyoruz. Hemen o gördüğümüz başarılı çizerler gibi olmak istiyoruz. Kendimize gelişmek için hiç süre vermiyoruz. Çünkü o insanların ne kadar sürede bu başarıya geldiklerini, ne kadar emek harcadıklarını, zorlandıklarını bilmiyoruz.
Oysa insan ne kadar denerse o kadar gelişir. Kim anasının karnından mükemmel yetenekli doğmuş ki?
Bir çocuk çıktı karşıma. Annesi küçük yaşında önüne tablo, boyalar, fırçalar koymuş. Ve çocuk büyüyünce gerçekten güzel eserler çıkarmış ortaya. Bunu izledim sonra düşündüm, düşündüm. Bence çocukların "mükemmel olma" korkusu olmadığı için gelişebiliyorlar. Mesela bir aslan resmi düşünelim. Bir yetişkin ve bir çocuğun önüne koyulsun bu aslan resmi. Çizmelerini isteyelim onlardan. Yetişkin kişi muhtemelen birebir aynısını yapmaya çalışırken işin içinden çıkamayacak ve resmi bitiremeyecek bile. Ancak bir çocuğun böyle kaygıları olmadığından istediği gibi çizecek. Yamuk, belki resimle alakasız. Ama yine de bir sonuç çıkaracak ortaya. Böyle böyle gelişecek o çocuk. Kötü çize çize en güzel resimleri çizmeyi öğrenecek.
Biz yetişkinler, emeklemeden yürümeyi deniyoruz genelde. Ve küçük bir engele takılıp düşüyoruz. her şey kolay olmadan önce zordur demiş Goethe.
Bize acımasız gülüşler yapan başarısızlıklarımız
Bir şeyi ilk kez denediğimde ortaya koyduğum şeye bakıyorum. Genelde biraz şey hissettiriyor.. BENİ KÜÇÜMSÜYORMUŞ GİBİ. o an diyorum ki ben herhalde işe yaramazın tekiyim. Kendimize neden vakit vermiyoruz? Neden emeklemeyi reddedip yürümek konusunda bu kadar ısrarcıyız. Sağlam adımlar için emeklemenin şart olduğunu anlayamıyoruz.
Mükemmeliyetçilik sağlıklı seviyede olduğunda işe yarasa da, sağlıksız mükemmeliyetçilik insana hayatı dar ediyor gerçekten. Mükemmel olmayacaksa hiç olmasın diyip genelde işleri erteliyoruz. Elde var sıfır. Mükemmel yapayım derken hiçbir şey yapmıyoruz.
En azından ben. Ama önceki yazımda da dediğim gibi, farkındalık; değişmenin ilk adımı.
Nasıl aşacağız bunu medinecim?
Ben aşmış mıyım ki tavsiye veriyorum? Ama aşmaya çalışıyorum ve bence başarılı da gidiyorum. Kendimi maruz bırakarak. İnsan bünyesi gerçekten her şeye alışıyor. Bu şey gibi, bir hastalığın size bulaşmaması için size yapılan aşı aslında o hastalığın ta kendisi. Evet bunu duymuş muydunuz? Aşı tedavi ettiği hastalığı bizzat taşır. Bence bu mükemmeliyetçi tavrımızın çözümü de başarısız yeteneksiz biri olmak. Ama en önemlisi pes etmemek!!
Ben bunu yenmek için bir süredir çiziyorum. Hem de iğrenç çiziyorum. Gerçekten😞 o kadar kötü çiziyorum ki eve gelen misafir çocuklarının çizdikleriyle yarışır. Ama sonuca değil sürece odaklıyorum kendimi. Çizerken o kadar iyi hissediyorum kii.. sonuc kimin umrunda.
Sonuç olarak ben artık mükemmel olmak istemiyorum. Çirkin resimlerim, kalemi akmış yazılarım ve yamuk ördüğüm çantamla çok mutluyum. Bu alanda kendimi daha güvende hissediyorum.
Bakın mesela bu yazdığımda maruz kalmaya bir örnek. Ben kendi halindeyken de sürekli yazan biriyim. Aklıma bir şey gelir, canım sıkkın olur, en olmadı bir filmden etkilenir yazar dururum. Ama burada yayınlayacağım fikri beni mükemmeliyetçiliğe itiyor yine. Muhteşem yazmalıyım diye düşünüyorum. Sürekli yazıyorum, siliyorum. Sonuç: PAYLAŞMIYORUM.
Bu sefer bu yazıyı baştan okuyup şurada konudan konuya mı atlamışım, şurada saçmalamış mıyım diye bakmayacagım. Bu sefer yarıda bırakmıyorum. Olduğu gibi paylaşıyorum umarım keyif alırsınız okurken😞 sizi seviyorum hepiniz cok tatlısınız
öptümmmmm
yazinda kendimi buldum gercekten. iki yil once uzun suredir gittigim resim kursunu biraktim ve o siralar cizdigim hicbir seyi begenmiyordum. aslinda su an cizdiklerime bakinca gayet iyi olduklarini dusunuyorum.. mukemmelliyetciligim yuzunden kursa daha fazla devam edemedim.. yazini okurken yasadjklarim film seridi gibi gozumjn onunden gecti. cok guzel yazmissinn💗💗
Neden az okunmuş bu yazı, halbuki çok güzel bir iç dünya gezisi.